20 YIL ÖMÜR
NASA yönetici yardımcısı Pam Melroy da teleskopun 20 yıl boyunca çalışır durumda kalabileceğini ve başlangıçta öngörülen ömrünü iki katına çıkarabileceğini açıkladı.
Melroy, "Bu 20 yıl sadece tarihe ve zamana daha derine inmemize izin vermeyecek, aynı zamanda bilimde daha derine ineceğiz çünkü öğrenme, büyüme ve yeni gözlemler yapma fırsatımız var" dedi.
WhatsApp'ın rakiplerinden Signal uzun yıllardır kullanıcılarına süreli mesajlar özelliğini kullandırıyor. Süreli mesajlar, mesajlarınızın sizin seçtiğiniz bir süre sonra silinmesi anlamına geliyor.
WhatsApp yaptığı durum paylaşımıyla Türkiye'de bu özelliğin yayımlandığını duyurdu.
Artık bir kişiyle mesajlarınızın ne kadar süre boyunca kayıtlı kalacağına siz karar vereceksiniz.
Bunun için yapmanız gereken adımlar;
1- Söz konusu kişinin profiline tıklayın
2- Aşağıda Süreli mesajlar seçeneğine gidin
3- WhatsApp'ın belirlediği sürelerden birini seçin.
WhatsApp şimdilik 24 saat, 7 gün ve 90 gün olmak üzere birden fazla süreli mesajlar seçeneği sunuyor.
Birkaç kere ülkemizdeki Elraenn ve wtcn gibi yayıncılarla kırılan Twitch’in anlık en çok izleyiciye ulaşma rekorundan haberdarsınızdır. O rekor yine kırıldı ancak bu sefer dünya çapında. Yabancı bir Twitch yayıncısının yaptığı boks etkinliğinde izlenme sayısı dudak uçuklan seviyelere çıktı.
Ibai isimli ünlü yayıncı, La Velada Del Año II isimli bu etkinlikte çeşitli başka içerik üreticileriyle birlikte müzik performansı eşliğinde bir ringin içerisinde boks yapıyordu. Kendisi bu etkinlik sırasında Twitch’in anlık izleyici rekorunu kırdı.
Ibai’nin yayınını aynı anda 3,3 milyon kişi izledi
Ibai’nin gerçekleştirdiği Twitch yayınında Twitch’in dünya çapında anlık izlenme rekoru tekrar kırıldı. Twitch’te 11,1 milyon takipçiye sahip olan Ibai’nin boks etkinliği yayını aynı anda tam 3,3 milyon kişi tarafından izlendi. Ibai’den önceki en çok izlenme sayısı rekoruna sahip yayıncı, 2.470.347 izleyici ile TheGrefg olmuştu, kendisi bir Fortnite yayını yapıyordu.
Ibai’nin tek başarısı en çok izlenme sayısına sahip Twitch yayınını yapmak olmadı. Ibai şu anda sahip olduğu 11,1 milyon takipçiyle Twitch’te en çok takipçiye sahip dördüncü kanal oldu. Eğer dilerseniz yayının tekrarını buradan izleyebilirsiniz.
Ibai, genellikle özel etkinlikler ve Just Chatting yapan İspanyol bir yayıncı ve yayınları da İspanyolca, dolayısıyla İspanyolca bilmiyorsanız izlemenizi pek tavsiye edemeyiz. Siz yeni Twitch rekoru hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı lütfen unutmayın.
Ukrayna ve Rusya arasında devam eden savaş bir süredir siber güvenlik dünyasının da radarında. Rusya ve Belarus merkezli hack grupları hem Ukrayna hem de Avrupa’nın altyapılarına saldırırken, konuyla ilgili son uyarı Microsoft’tan geldi. Yazılım devi, Türkiye dahil bazı ülkeleri siber saldırı tehdidine karşı temkinli olmaya çağırdı.
Microsoft’tan Türkiye’ye siber savaş uyarısı geldi
Microsoft tarafından geçtiğimiz gün yayınlanan rapor, Rusya’nın hack girişimlerinin çoğunlukla Baltık ve Balkan ülkelerini hedef aldığını söyledi. Bu ülkelere Türkiye’yi de dahil eden şirket, bölgesel olarak Ukrayna müttefiği olan ülkelerin siber sınırlarına dikkat çekti.
Rusya - Ukrayna savaşı devam ederken savaşın siber güvenlik kısmı da kızışıyor. Bir güvenlik şirketi, Ukrayna'nın imdadına yetişti.
Microsoft’un incelemesine göre, başta Türkiye olmak üzere son iki ayda Danimarka, Norveç, Finlandiya ve İsveç gibi birçok ülkeye yönelik siber saldırı faaliyetleri artış yaşadı. Bu saldırıların Rusya ve Belaruslu bilgisayar korsanları tarafından yapıldığına dikkat çekti.
Yazılım devi ayrıca Ukrayna’nın haricinde 42 ülkedeki 128 kuruluşun ağına izinsiz giriş denemeleri yapıldığını ortaya koydu. NATO üyelerinin hedef alındığını söyleyen Microsoft, son iki aylık süreç içerisindeki Rusya saldırılarının yüzde 29’unun başarılı olduğunun altını çizdi.
Microsoft’un Türkiye ve diğer ülkeleri siber savaş hakkında uyaran raporunda şu ifadeler kullanıldı:
Rus faaliyetleri Baltık ülkelerini hedef aldı ve son iki ay içinde Danimarka, Norveç, Finlandiya, İsveç ve Türkiye’de bilgisayar ağlarını hedefleyen benzer faaliyetlerde artış oldu. Diğer NATO ülkelerinin dışişleri bakanlıklarını hedef alan benzer faaliyetlerin arttığını da gördük.
Microsoft, hem şirketlerin hem de hükümetlerin bulut ağlarına güvenmesi gerektiğine dikkat çekti. Ayrıca vatandaşları da Rus hackerlar tarafından başlatılan sosyal medya operasyonlarına karşı uyardı. Şirket, Ukrayna halkına yönelik Rus propagandasının yüzde 216 civarında arttığını söyledi.
Peki siz Türkiye için yapılan siber savaş uyarısı hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmından bizlerle paylaşmayı unutmayın.
AMD, tüketicilerin bireysel ihtiyaçları için en iyi ekran kartı modelini seçebilmesi için kendi “GPU Karşılaştırma Aracını” kullanıma sundu. Sunulan aracın en iyi yanı, AMD Radeon RX 6000 serisi GPU’ların yanı sıra NVIDIA’nın GeForce RTX 30 serisi ekran kartlarının tümünü kapsıyor olması.
Tüm performans değerlerinin AMD’nin dahili laboratuvarlarında test edilerek sunulduğunu belirtelim. Bununla birlikte, Radeon RX 6500 XT veya RX 6400’ü içeren herhangi bir performans karşılaştırma tablosu göremiyoruz. Ayrıca ekran kartları ve oyun kıyaslamalarının biraz seçici olduğunu söylemek mümkün. Eğer 1080p oyunlardan birini seçerseniz, alt uç GPU’ların karşılaştırıldığını göreceksiniz. 1440p veya 4K gibi çözünürlükleri düşünüyorsanız, yalnızca orta-üst sınıf kartların verileri ile karşılaşacaksınız.
Öte yandan AMD’nin oyun seçimleri biraz tartışmalı diyebiliriz. Listelenen oyunların çoğu Radeon ekran kartları için optimize şekilde çalışıyor. Öte yandan şirketin bu araç üzerinde çalıştığı belirtiliyor ve gelecekte daha fazla seçenek eklenebilir. Örneğin oyun ayarları ve API’lerle ilgili seçenekler çok kısıtlı.
Apple, geçtiğimiz 6 Haziran akşamı, Apple Worldwide Developer Conference (WWDC) ya da ülkemizde bilinen adıyla Apple Dünya Geliştiriciler Konferansı’nı düzenledi. Burada işletim sistemlerinin yeni sürümlerini, M2 işlemcisi ve bu çipi kullanan MacBook Air ile MacBook Pro modellerini tanıttı. Şimdi ise Apple, M2 Pro ve Max işlemcisi için kolları sıvadı.
M2 Pro ve Max işlemcisi beklenenden erken gelebilir!
Geçtiğimiz günlerde tanıtılan cihazların geleceğine dair önceden bazı sızıntıları paylaşan Mark Gurman, şimdi de önümüzdeki iPhone etkinliğinden itibaren şirketin piyasaya süreceği yeni teknolojileri paylaştı. Bunlara M2 Pro ve Max işlemcisi ile birlikte gelecek cihazlar da dahil.
Gurman’ın iddiasına göre Apple, önümüzdeki lansmanda M2 ve M2 Pro işlemcilerini kullanan Mac mini modellerini tanıtmaya hazırlanıyor. Daha sonra ise M2 Pro’yu kullanan yeni 14 ve 16 inçlik MacBook Pro’ları piyasaya sürecek. Fakat sızıntılar bu kadar değil.
Apple, geçtiğimiz haftalarda yeni işlemcisini tanıttı. Özellikleri ile dikkat çeken Apple M2 işlemcinin benchmark skoru yayınlandı.
Sızıntıların arasında M2 Extreme isimli yeni bir yonganın görüldüğü belirtiliyor. Bu da muhtemelen ya Max’in yerine gelecek ya da üzerine konumlanacak. Fakat bir diğer iddiaya göre bu çip yalnızca yeni Mac Pro modellerinde opsiyonel olarak yer alacak.
Buna ek olarak Apple’ın 12 inçlik yeni bir MacBook Air modeli üzerinde çalıştığı ve A14 işlemcisini kullanan 4 GB RAM’li bir de Apple TV’yi piyasaya sürmeye hazırlandığı belirtiliyor. Bir de S8 işlemcisini kullanan ve üzerinde çoklu dokunmatik destekli bir ekranı olan yeni nesil HomePod görmemiz mümkün.
Tablet mi bilgisayar mı?
Mark Gurman da dahil birçok analistin paylaştığı verilere göre Apple, önümüzdeki yıl içerisinde 14 ve 15 inç ekrana sahip iki yeni iPad modelini piyasaya sürmek için çalışmalarını sürdürüyor. Şu anda işlevsel prototiplerin olduğu fakat bu yıl satışa çıkmayacağı belirtiliyor.
Bu tahminin asıl kaynağı ise bahsi geçen iPad modellerinde önümüzdeki yıl tanıtılacak olan M3 işlemcisinin yer alacak olması. Dolayısıyla tabletler ile dizüstü bilgisayarlar arasındaki farkın hem boyut, hem de güç ve işlevsellik bakımından giderek kapandığını söylemek mümkün.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın!
Evrenin büyüklüğünün sınırlarını anlamak çok zor. İnsanlık içinde bulunduğumuz Güneş Sistemi'nin dışına çıkmayı bile başaramadı. Güneş Sistemi ise SamanyoluGalaksisi'nin bir parçası.
Yine de teleskoplar sayesinde çok çok uzak diyarlarda var olan gök cisimlerini görebilliyoruz.
Amerikan ve Avrupa uzay ajanslarının birlikte geliştirdiği Hubble Uzay Teleskobu yeni bir galaksi kümesi keşfetti.
Abell 1351 adındaki bu galaksi hem büyüklüğüyle hem bunun yarattığı etkiyle bilim insanlarını şaşırttı.
Büyükayı Takımyıldızı yörüngesinde görülebilen Abell 1351 binlerce galaksinin merkez bir çekim gücüyle birarada durmasından oluşuyor.
Bu galaksi kümesinin ağırlığının Güneş'ten katrilyonlarca kat daha fazla olduğu belirtiliyor. Yapılan son gözlem bu kadar büyük bir ağırlığın uzay - zaman üzerindeki etkisine dair bir yorumda bulunmamızı sağlıyor.
Abell 1351'in gözlemlenen hali
Fotoğraftaki ışık çizgileri yıldız kayması gibi görünüyor. Aslında onlar uzaktaki galaksilere işaret ediyor.
Galaksi kümesinin ağırlığı o kadar fazla ki içerisinden geçen ışığı bir büyüteç gibi büküp yeniden dağıtabiliyor. Uzay ve zamanı çarpıtan bu ağırlık nedeniyle çizgi halindeki ışık aslında aynı galaksinin farklı zamanlardan görüntüsünün birleşmiş hali.
Yerçekimsel merceklenme adı verilen bu fenomen astronomi fotoğrafçılığında yaygın olarak kullanılıyor. Eğer ışık kaynağı yeterince yakınsa ve lens görevi gören yerçekimsel kütle yeterince ağırsa aynı ışık kaynağına ait birden fazla fotoğraf görmek mümkün.
Kütleçekimsel merceklenme araştırmacıların normalde gözlemleyebileceğimizden çok daha uzaktaki galaksiler gibi nesneleri görmelerini sağlıyor.
Bundan 3 ay önce, YouTube Premium’a para vermek istemeyen ancak yine de YouTube videolarını 1 saniye bile reklama takılmadan izlemek isteyen kullanıcıların gözdesi olan YouTube Vanced kapatılmıştı ve biz de sizlere aktarmıştık. Hatta isterseniz buradan Vanced alternatifi uygulamalar listemize de bir uğrayabilirsiniz.
Yeni gelen bir habere göre beleşçilerin favorisi olan YouTube Vanced, yeni ismi ‘ReVanced’ ile geri dönüyor. Tabii ki daha önceki haberlerimizde bahsettiğimiz gibi güvenli olmayan YouTube Vanced’in geri dönüşüne dair detaylara gelin beraber göz atalım.
YouTube Vanced, ReVanced ismiyle geri dönüyor
(YouTube Vanced’e dair ikinci kanalımız Fobito’dan yaptığımız uyarıları ve incelemeleri bu videodan bulabilirsiniz.)
3 ay önce Google, YouTube uygulamasının premium bir sürümü olan YouTube Vanced'i kapatmaya zorladı ve dava açmakla tehdit etti. Birçok kişi YouTube Premium'a harika bir alternatif olan YouTube Vanced’i kullanıyordu ancak tahmin edebileceğiniz gibi uygulamanın belirliyönleri YouTube'un hizmet şartlarına uygun değildi.
Sonuç olarak, YouTube Vanced kapatıldı ve bu dünya çapında birçok insanı üzdü. Ancak başka bir geliştirici ekibi projenin kontrolünü ele aldı ve YouTube Vanced ekibiyle hiçbir ilişkisi olmadan ReVanced adlı yeni bir uygulama geliştirdi. Yeni uygulamanın geliştiricilerinin ReVanced’e dair sözleri şöyle: “ReVanced; Vanced'in resmi olmayan bir devamıdır, Vanced'e bağlı değildir ve yeni özellikler sunmayı amaçlamaktadır.”
Yenilenen ReVanced özellikleri arasında şunlar mevcut:
Tabii ki resmi bir uygulama olmadığı ve güvenli olmadığı için uygulamaya bizden ulaşmanızı istemiyoruz, tavsiye de etmeyiz. Siz YouTube Vanced’in ReVance ismiyle geri dönmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı lütfen unutmayın.
Google aramalarından şikayet edenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Reklamları aşıp asıl sonuçlara gelemeyenler, gelse de aradığını bulamayanlar… İnternet dünyasını yakından takip edenler Google’ın arama motorunun eskisi gibi olmadığını söylüyor. Peki eski Google’a ne oldu, bundan sonra bizi ne bekliyor?
İster Z kuşağı olsun, ister daha önceki kuşaklardakiler, akıllı telefon ya da bilgisayarı kullanmayı azıcık öğrendiğinde, günlük hayatta aklına takılan sorulara yanıt bulmak için Google arama motoruna başvuruyor. Eskiden sorularına ansiklopedi ya da gazete arşivlerinden yanıt bulmaya çalışan X, Y ve hatta ‘Baby Boomer’lar bile öyle…
Geçen günlerde The Atlantic dergisinde Google arama sonuçlarının neden eskisi gibi olmadığını irdeleyen bir yazı yayımlandı. Charlie Warzel imzalı yazıda, ‘son zamanlarda, arama sonuçlarının ilk sayfasında çıkan yanıtlar arasında kayboluyormuş hissi yaşayanların sayısı artışta olduğundan söz ediliyor’ ve özetle şöyle deniyor:
“Arama sonuçlarındaki en az ilk beş yanıt, içinde anahtar kelimelerin geçtiği ancak aradığınızın tam yanıtı olmayan sayfalara yönlendiriyor. Gerçek yanıtı buluncaya kadar, birkaç sayfaya boşu boşuna giriyorsunuz. Bu da son zamanlarda Google’ın en önemli ürününün bozulduğu iddialarını gündeme getiriyor. Öyle ki, Twitter ve Reddit’te ‘Google ölüyor’ başlığıyla ilgili arama yaptığınızda şikayetlerin 2010’a kadar geri gittiğini görüyoruz.”
Peki Google gerçekten ölüyor mu? Charlie Warzel’ın araştırmasından çıkan tabloyu anlamak isteyenler için, yazıyı sadeleştirip özetleyerek sunuyoruz:
‘Arama sonuçları beş para etmiyor’
Şubatta, Google’ın arama motorunun gerilemesi konusunda bir blog yazan Dmitri Brereton adlı mühendis, ‘arama sonuçlarının neden peş para etmediğine’ dair önde gelen teorileri bir araya topladı. Bu teoriler büyük ilgi gördü, Twitter’da defalarca paylaşıldı.
Brereton’a göre, akıllı arama yapanlar, yorumlara veya tariflere ulaşmak için, pencerelerde açılan (pop-up) reklamlarla ve SEO çöplüğü paragraflarla dolu uzun gönderilerde gezinmek yerine, gerçek kişilerin referanslarının yer aldığı mesajlara ulaşmak için aramaların sonuna ‘reddit’ kelimesini ekliyor. Bu aynı zamanda ufak çaplı bir protesto eylemi de…
Google’ın arama motoru basın sorumlusu Danny Sullivan’dan, Brereton’un iddialarından birini yalanlayan bir PR yanıtı geldi. Bir dizi tweet atan Sullivan, “Yazıda tırnak işaretlerinin tam eşleşme vermediğini söylediniz. Oysa veriyorlar” diye yazdı.
Google’ın eski rakipleri
1997’de kullanıma sunulan Google arama motorunun, insanların interneti kullanma tarzında ne derecede büyük bir değişim yarattığını söylemek abartı olmaz. Yine de ilk dönemde şimdikinden çok daha fazla arama motoru rekabeti vardı, Yahoo, Altavisto ve Lycos popüler çevrim içi mecralardı.
Ancak Google’ın ‘PageRank’ sıralama algoritması, şampiyonu belirledi. Algoritma, belirli bir web sitesine yönlendiren bağlantıların sayısını, kalitesini sayıyor ve endeksliyordu. PageRank, basit bir anahtar kelime eşleşmesi kullanmak yerine, yüksek kaliteli başka web sitelerinin bağlantı verdiği siteleri en iyi sonuçlar olarak belirliyordu. Algoritma işe yaramıştı.
1990’ların sonlarındaki Google adeta sihirli bir mecraydı: Aradığınız şeyi yazdığınızda, bulduğunuz sonuçlar sadece konuyla alakalı olmakla kalmıyordu, aynı zamanda sezgisel duygusu veriyordu. Makine ‘anlıyordu.’
Reklam için ince mavi fonu hatırlayanlar el kaldırsın
Çoğumuzun Google’ın değiştiğini bilmek için tarih dersine ihtiyacı yok; zaten hissediliyor. Akıllı telefonunuzda bir ürün aramaya çalıştığınızda, eskiden tek bir ‘sponsorlu bağlantı’ içeren ince mavi fon yerine, artık ücretli ürün karuselleri, çoklu bağlantı reklamları, algoritmaların oluşturduğu ‘İnsanlar bunu da soruyor’ kutusu, bir tane daha ücretli karusel, sponsorlu bir ‘satın alma rehberi’ ve bulunduğunuz yerin yakınında ürün satan mağazaları gösteren bir Haritalar grafiğiyle dolup taşan, çok kaydırmalı bir işlemler tablosu görüyorsunuz.
Google’ın arama motoru algoritmalarıyla ilgili bir araştırmaya çıkmak, kişiyi Marie Haynes gibi SEO uzmanlarının dünyasına götürüyor. Haynes, Google’ın algoritmalarını 2008’den beri saplantı halinde inceleyen bir danışman. İşinin bir kısmı, Google mühendislerinin tüm küçük değişikliklerini ve arama motoru ekibinin herkese açık blogunu takip etmek.
Google’ın sürekli güncellenen algoritmalarının ‘inceliklerini’ sezebilen şirketler, herkesin peşinde olduğu sayfa konumlarıyla ödüllendiriliyor. Sıralamada yukarıda olmak, daha fazla ilgi ve teorik olarak daha fazla para anlamına geliyor.
‘Google’ı steril hale getirdi’
Google’ın arama sonuçlarının beş yıl öncesine kıyasla daha steril duygusu vermesinin nedeni Haynes’in teorisine göre, Google’ın özellikle önemli konularda yanlış bilgi ve düşük kaliteli içeriği engellemeye çalışmasının sonucu. Şirket, 2017’de, ‘uzmanlık, otorite ve güvenilirlik’ anlamına gelen EAT adlı bir arama girişimi konusunda kamuoyuna açıklamalar yapmaya başladı. İçeriğin özgünlüğünü belirlemesini sağlayacak kalite değerlendirici kılavuzlar yayımladı.
“Kriptoyu ele alalım” diyor Haynes. “Çok fazla sahtekarlık yapılan bir alan olduğu için, bir site internet ağında büyük bir görünürlüğe sahip olmadığı ve Google tarafından uzman kabul edilmediği sürece, bu siteleri sıralamaya sokmak zor.”
Ancak bu da şu anlama geliyor; Google’ın hassas olduğunu düşündüğü alanlardaki arama sonuçları muhtemelen yerleşik kaynaklardan geliyor. Tıbbi sorguların, kişisel referanslar yerine WebMD veya Mayo Clinic sayfalarını gösterme olasılığı çok daha yüksek. Haynes, bu durumun özellikle homeopati veya alternatif tıp ilaçları arayanlar için zorluk yaratığını söylüyor.
Yapay zeka henüz öğrenme aşamasında
Ayrıca yapay zeka kullanımının artması da Google’da değişikliklere neden oldu. “Yapay zeka, yalnızca arayan kişinin ne yazdığını değil, onun neye ulaşmaya çalıştığını da anlamaya çalışır” diyen Haynes, bunun da sıralanan arama sonuçlarının türünü değiştireceğine dikkat çekiyor. Yani Google, sorguyu taramaya, ondan bir anlam çıkarmaya ve bu anlamla eşleştiğini düşündüğü sayfaları göstermeye çalışıyor. Bir parça tuhaf bir bilimkurgu gibi görünen bu geçiş, arayan kişilerde “En iyi sonucu elde edemedim” hissi yaratabilir.
Kısacası bu işin uzmanlarına ve araştırıcılarına göre Google ölmüyor, ancak yapay zeka aracılığıyla ya da zararlı bilgileri ayıklayarak geliştikçe, kendi inşa ettiğimiz internette denge ve uzlaşma için çok az yer bulunduğunu görüyoruz. Bu da belki, ’insan’ olduğumuz için Google’ın eski haline özlem şeklinde ortaya çıkıyor.
Dünyanın en çok tercih edilen online müzik dinleme uygulaması Spotify'ın “Community” yani “Topluluk” isimli yeni bir özellik üzerinde çalışmalarını sürdürdüğü bilgisi geçtiğimiz günlerde birçok teknoloji sitesinde açıklandı. Böyle bir özellik üzerinde çalıştıklarını doğrulayan Spotify sözcüsü, “Topluluk” özelliğini henüz geliştirme aşamasında olduğunu ve kullanıcıların bir süre daha beklemek zorunda olduklarını belirtti. “Topluluk” özelliği, adından da anlaşıldığı üzere Spotify’ın sosyal bir platform haline gelmesi için yeni bir özellik olacak gibi gözüküyor. Bu özellik sayesinde Spotify kullanıcıları mobil uygulamalarında hem arkadaşlarının o sırada hangi müziği dinlediğini canlı olarak takip edebilecek hem de yakın zamanda hangi çalma listesini yayınladıklarını ya da güncellediklerini görebilecekler.
“TOPLULUK” ÖZELLİĞİ
Spotify'ın pek de kullanılmayan masaüstü sürümünde “Arkadaş Etkinlikleri” adında bir özellik hali hazırda var. Bu özellik, kullanıcıların dinlediği müzikleri görebilmelerini sağlıyor. Topluluk eklentisi de buna benzer bir işleve sahip olacak. Fakat “Topluluk” özelliğinin daha geniş kapsamlı olacağı düşünülüyor. Belki de arama özelliği gibi özellikler de eklenecek. Spotify'ın “Topluluk” özelliğinden paylaşılan görüntüler kullanıcıların arkadaşlarının ne dinlediklerini gösteriyor. Bir dönemin ünlü “chat” programı MSN dönemini hatırlayanlar bileceklerdir. MSN programında da bu özellik mevcuttu. “Topluluk” özelliği sayfasının üst bölümünde çalma listesi güncellemeleri bölümü de yer alacak. Kullanıcılar, bu özellik sayesinde arkadaşlarının çalma listesi güncellemelerinden haberdar olacaklar. Spotify'ın “Topluluk” özelliği şu an tam olarak aktif değil. Kullanıcılar, arkadaşlarının dinledikleri parçaları çalamıyorlar. Bu özelliğe şu an mobil uygulama üzerinden ulaşılamıyor.
SPOTIFY’IN EKSİKLERİ
Sözün özü “topluluk” özelliği, adından da anlaşılacağı gibi Spotify’ın tam anlamıyla bir sosyal platform haline gelmesi için tasarlanmış bir özellik olacak. Spotify kullanıcıları genelde Z kuşağı diye tabir edilen bir kuşak olduğu için “chat” gibi özellikler o kuşağı fazlasıyla cezbediyor. Zaten Spotify sadece müzik dinleme özelliği sunuyor. Şarkı sözleri ve video klipler ise işin ekstra kısmı. Spotify’da dinlediğiniz hiçbir şarkının prodüksiyonu ile ilgili bilgi alamıyorsunuz. Şarkı hangi stüdyoda kaydedildi, o şarkıda hangi müzisyenler çaldılar, şarkının prodüktörü kim, şarkının tonmeister’i kim gibi sorulara herhangi bir cevap bulmanız mümkün değil. Düz bir mantıkla teknolojinin müziğe katkısının çok olumlu olacağını düşünenler Spotify gibi programlar sayesinde ne yazık ki yanıldılar. Çünkü teknoloji, kapitalizm ile birleştiğinde ortaya sadece tüketim sonucu çıkıyor. Bu noktada kapitalizmin bilgi sağlama gibi bir derdi yok. Ancak meraklısı yukarıdaki soruların cevabını özel bir araştırma ile internet üzerinden öğrenebilir. İnternetten müzik dinlemek sadece karambole bir müzik dinlemeyi ifade ediyor. Müzik dinlemenin bir kültür hadisesi olduğu yıllardır unutulmuş durumda. Teknolojinin size sunduğu imkanlarla yetinmelisiniz. Ayrıca Spotify’da her sanatçının her albümü yok çünkü sanatçılar birçok plak şirketiyle anlaşma yapmış. O firmalar dijital haklarını ekstra bir para karşılığında dijital mecralara yüklemek istiyorlar. İddia edildiği gibi her sanatçının her albümünü Spotify’da bulmanız mümkün değil.
Her şeyin teknolojiye endekslendiği günümüzde özellikle müzik konusunda bir yozlaşmasının olmadığını söylemek en hafif tabirle doğru olmaz. Müziği üretmenin bilgisayar marifetiyle son derece kolay hale geldiği günümüzde müzik dinlemek de aynı ölçüde hafif bir hale geldi. Siz bakmayın plakların yeniden basıldığına. Spotify ve Youtube üzerinden zahmetsizce ve neredeyse bedava müzik dinlemek varken kim uğraşır plak veya cd satın alıp dinlemekle diyenlerin seslerini duyar gibiyim.
Google tarafından yapılan yeni bir açıklamaya göre, İtalya ve Kazakistan'daki Apple ve Android akıllı telefonlara casus yazılım yüklendi.
ABD merkezli teknoloji devi Google, perşembe günü yayınladığı bir raporda, bir İtalyan şirketinin bilgisayar korsanlığı araçlarının İtalya ve Kazakistan'da Apple ve Android akıllı telefonlarda casusluk yapmak için kullanıldığını açıkladı.
Rapora göre, web sitesinde Avrupa kolluk kuvvetlerinin müşterisi olduğunu iddia eden Milano merkezli RCS Lab, hedeflenen cihazların özel mesajlarını ve bağlantılarını gözetlemek için araçlar geliştirdi.
Google, "Bu satıcılar, tehlikeli bilgisayar korsanlığı araçlarının yayılmasını sağlıyor ve bu araçları hükümetlere satıyor." dedi.
Apple'dan açıklama geldi
İtalya ve Kazakistan hükümetlerinden herhangi bir açıklama gelmese de Apple, şirketin bu bilgisayar korsanlığı kampanyasıyla ilgili bilinen tüm hesapları ve sertifikaları iptal ettiğini duyurdu.
RCS Lab ise, ürün ve hizmetlerinin Avrupa kurallarına uygun olduğunu ve kolluk kuvvetlerinin suçları araştırmasına yardım ettiğini belirtiyor.
RCS Lab, web sitesinde kendisini ses, veri toplama ve izleme sistemleri dahil olmak üzere yasal dinleme teknolojileri ve hizmetleri üreticisi olarak tanımlıyor.
Bununla birlikte Google araştırmacıları, RCS Lab'ın yabancı hükümetlerin telefonlara ve bilgisayarlara girmesi için benzer şekilde gözetim yazılımı oluşturan tartışmalı eski İtalyan casus firması Hacking Team ile iş birliği yaptığını tespit etti.
Hacking Team, 2015 yılında çok sayıda dahili belgenin ifşa edilmesine yol açan büyük bir hack olayından sonra kapatılmıştı.
Bilim insanları, Karayipler'deki bir mangrov bataklığında, bir santimetreye kadar ulaşan dünyanın bilinen en büyük bakterisini keşfettiler.
Sozcu.com.tr
Yayınlanma: 11:15 - 24 Haziran 2022Güncellenme:
Normalden beş bin kat daha büyük olan dev bakteriler, Karayipler, Küçük Antiller’deki Guadeloupe’de bir mangrov bataklığının sularındaki batık yapraklar üzerinde keşfedildi.
Daily Mail’in haberine göre, thiomargarita magnifica adı verilen tür, erişteli makarna gibi ince beyaz filamentler şeklinde görünür ve ışığı saçarak ona inci gibi bir parlaklık veren mikroskobik kükürt granülleri içerir.
Dev organizma çoğu bakteriden binlerce kat daha büyük ve bu nedenle çıplak gözle görülebiliyor. Bu dabakterilerin yalnızca mikroskop altında görülebildiği varsayımına meydan okuyor.
Organizma ilk olarak 2009 yılında Fransız Antilleri Üniversitesi’nden Olivier Gros tarafından keşfedildi.
Ancak bulgu başlangıçta fazla dikkat çekmedi, boyutundan dolayı Gros o sırada bunun bir mantar olduğunu düşündü.Türün aslında bir bakteri olduğunu öğrenmek Gros ve diğer araştırmacıların beş yılını aldı.
Bulgu, şubat ayında bir ön baskı makalesinde açıklandı ve şimdi nihayet Science dergisinde yayınlandı.
Araştırmacılar, türler hakkında daha fazla bilgi edinmenin bir yolu olarak bakterileri laboratuvarda yetiştirmeyi umuyorlar.
Veriler, Yoti'nin teknolojisinin kadın yüzleri ve daha koyu tenli insanlar için daha az doğru olduğunu gösteriyor. Ayrıca 24 yaş altı için tahminlerinin 2,5 yıla kadar çıkabileceğini gösteriyor. Ancak araç, kullanıcının yaşı hakkında geniş bir tahminde bulunuyorsa doğruluğu da artıyor.
NASA, Mars’a gönderilen Curiosity Gezgini aracından gelen yeni görüntüleri paylaştı.
NASA'nın Curiosity Mars gezgini, 2 Mayıs 2022'de Mastcam'ını kullanarak sülfat içeren bir bölgenin görüntüsünü yakaladı. Merkezin yakınında görülen koyu renkli kayaların, antik akarsularda veya göletlerde biriken kumlardan oluştuğu düşünülüyor.
NASA'nın Güney Kaliforniya'daki Jet Propulsion Laboratuvarı'ndaki proje bilimcisi Ashwin Vasavada, “Yıllardır Sharp Dağı'nda gördüğümüz göl yataklarını artık görmüyoruz” dedi. "Bunun yerine, zaman zaman etraflarında akan akarsuların olduğu kuru kum tepeleri gibi daha kuru iklimlere dair birçok kanıt görüyoruz.” diye devam etti.
Gezici tarafından belgelenen kaya oluşumları, Kızıl Gezegen'in eski geçmişinde kuru bir iklime sahip olduğunu kanıtlarken geçmişinde içinde su barındırdığını düşündüren görüntüleri paylaştı.
Rockstar, Şubat ayında Grand Theft Auto 6'nın geliştirildiğini doğruladı, ancak tam bir açıklama yapmamayı seçti. GTA topluluğunda tanınmış bir kullanıcı olan Matheusvictorbr, daha önce yayınlanan "sızıntıları" kısmen yansıtan yeni bilgiler paylaştı.
GTA 6 ne zaman çıkacak?
Her şeyden önce, oyunda iki karakter olacağı bilgisini doğruladı. Ebeveynleri kartel üyeleri tarafından öldürülen ve ardından birbirlerinden ayrılmak zorunda kalan erkek ve kız kardeş . Bu olaylar önsözde gösterilecek, ardından hikaye 2003'ten 2020'lere taşınacak.
GTA 6'daki olayların en az dört yerde geçeceği söyleniyor: Vice City, Carcer City, Kolombiya ve Küba. Yıkılabilir ve tahrip edilebilir binalar da oyunun temel özelliklerinden biri olacak. Grand Theft Auto 6'nın, 2024'te piyasaya sürülmesi bekleniyor ve ondan önce Rockstar, dördüncü bölümün bir remaster'ını yayınlayacak.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Vücudu elektrik yükünden kurtaran toprakla temasın beden ve ruh sağlığına önemli katkıları olduğuna dikkat çeken Çoruhlu “Yazın fırsat buldukça ayakkabılarınızı, terliklerinizi çıkarıp yalın ayak doğa yürüyüşleri yapın” dedi.
Nazan DOĞANER HALICI
Yayınlanma: 05:00 - 22 Haziran 2022Güncellenme:
Her ne kadar faydalı olduğu bilinse de toprağa basmak çoğu zaman aklımıza bile gelmez. Aslında yoğun tempolu şehir hayatında bunu yapmaya fırsat da bulamayız. “Doğadan uzaklaştıkça sağlığımızın bozulduğunu unutmamalıyız” diyen Biyokimya ve Anti-Aging Uzmanı Dr. Ayşegül Çoruhlu, çıplak ayakla toprağa basmanın vücut sağlığına faydalarını şöyle açıkladı…
Dr. Ayşegül Çoruhlu
Lastik ayakkabı toprakla temasımızı keser
Günlük yaşamımız doğadan kopuktur. Evdeyken terlik ve halıyla, uyurken yerden yüksek yatakta, yolda-işte ayakkabı ile temastayız. Eskiden makosen ayakkabılar vardı. Şimdi ise plastik, kauçuk gibi elektrik iletken olmayan ayakkabılarla toprak üzerinde gezeriz. Bazen aylarca toprakla direkt temas kuramayız. Ancak bir tatilde deniz kenarında, parkta, ormanda yalın ayak dolaşırsak veya denize girersek büyük bir rahatlama hissederek neler kaybettiğimizi anlarız. O gece çok daha iyi uyuruz.
Topraklanmak için neler yapabiliriz?
■ Toprakta, ıslak çimde ve kumda yalın ayak dolaşmalıyız.
■ Ağaçlara temas etmeliyiz.
■ Denize girmeliyiz.
■ Sokaktaki hayvanları sevmeliyiz.
Tansiyonu dengeler
Topraklanmak, parasempatik sistemi aktive eder. Parasempatik sistem, stresli olduğumuzda aktif olan sempatik sistemin tersidir. Yani bizi gevşeten rahatlatan sistemdir. Bu yüzden parkta, kumda çıplak ayakla gezince bir rahatlama hissederiz, gerginliğimiz, stresimiz azalır. Oysa bir alışveriş merkezinde vakit geçirince, çıkışta arabanın kapısına dokunduğumuzda o minik elektriklenmeyi hissederiz. Bu bizi yorgun ve gergin yapar. Çalışmalarda, kardiyoloji alanında da topraklanmanın etkisi incelenmiş, kamp yaparak toprak üzerinde uyuyanlarda yüksek tansiyonun hızla dengelendiği görülmüştür. Depresyonu azaltmada ve kronik ağrıları hafifletmede de olumlu etkileri görülmüştür.
Sebze ve meyvelerdeki antioksidan gibidir
Yerküremiz bir bataryaya benzer. Üzerinde elektrik yükü vardır. Bolca serbest elektronlar olarak tanımlanan parçacıkları barındırır. Doğa olaylarıyla bu elektik yükünü hep yüksek tutar. Her gün dünyanın farklı yerlerinde binlerce şimşek çakar. Rüzgar hareketleri, yağmur, güneş ışınları hepsi yerkürenin yüzeyini bu serbest elektronlarla devamlı şarj eder. Elektronlar eksi yüklü atom altı parçacıklardır. Bu yüzden biz onlara ‘negatif yüklüler' deriz. Yeryüzü negatif yüklüdür. Dünyanın farklı yerlerinde farklı miktarda negatif yük olabilir. Bazı yerlerin şifalı kabul edilmesinde o bölgedeki negatif yükün yani serbest elektronların fazlalığı söz konusudur. Peki bu serbest elektronların olup olmamasının bize nasıl faydası var? Topraklama ile yani toprağa temas ederek yerküreden aldığımız serbest elektronlar birer antioksidan gibi çalışır. (Antioksidanların serbest radikallere karşı bizi koruyan maddeler olduğunu biliriz. Sebze ve meyvelerde bolca olan antioksidanların sağlığımız için önemli olduğunu kabul ederiz.) Koskoca yer küre koskocaman bir elektron havuzudur ve onunla temas ettiğimiz her anda meyve sebzeden aldığımız antioksidanlar gibi bir fayda sağlarız. Toprakta ne kadar çıplak ayakla yürürsek o kadar sağlıklı oluruz.
ABD merkezli teknoloji devi Google'ın kullanıcılara sunduğu hizmetlerden bir tanesi, üçüncü taraf uygulamalarda oturum açabilmeydi. Kullanıcılar, bu hizmet sayesinde bir internet sitesine kaydolmak zorunda kalmıyor, Google'daki hesap bilgileri ile internet sitesindeki hesaplarını bağlıyorlardı. Ancak an itibarıyla bu durum değişmiş durumda. Google artık üçüncü taraf uygulamalarda oturum açmaya izin vermiyor.
Google'ın neden böyle bir şey yaptığını tahmin etmek zor değil. Bu sistemin kullanıldığı siteler sibersaldırıya uğrarsa, Google hesabına ait bilgiler ele geçiriliyordu. Alınan kararla böylesi bir risk ortadan kalkmış oldu. Ancak yine de isteyenler, Google hesaplarını kullanarak internet sitelerine giriş yapabilecekler. Bu durumda ise biraz uğraşılması gerekecek.
Google şifrenizi internet sitelerinde kullanamayacaksınız
Google'ın aldığı karar ile Google hesabınızdaki şifreyi kullanarak hiçbir internet sitesine hesap bağlama işlemi yapamayacaksınız. Ancak Google hesabını kullanarak bir platforma kaydolmak, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da mümkün olacak. Ancak bu kez de Google'ın "Uygulama Şifreleri" özelliğini aktif etmeniz gerekecek. Uygulama Şifreleri'nin Google'ın iki faktörlü kimlik doğrulama özelliği ile birlikte kullanıldığını belirtelim. Özetle Google, üçüncü taraf sitelere erişimi zorlaştırmış durumda.
Peki Google'daki Uygulama Şifreleri özelliğini kullanmak için gerekli olan iki faktörlü kimlik doğrulama özelliği nedir ve nasıl kullanılır? İşte bu sorunun cevabını merak ediyorsanız, sizleri burada bulunan geniş kapsamlı rehberimize bekliyoruz.
Intel’in harici ekran kartı piyasasına atılmasını sağlayacak ilk ekran kartı, uzun süren ertelemeler ve aylar süren sızıntıların ardından en sonunda piyasaya sürülüyor. Şirketin ilk ekran kartı olacak Arc A380, bugün Çin’in e-ticaret devi JD.com’da satışa sunuldu.
Özellikle AMD’nin giriş seviyesi ekran kartı RX 6400 ile kıyaslandığında Intel Arc A380 ekran kartının fiyatı ise pek de giriş seviyesinde değil. Ekran kartı, Çin’de 3.999 yuandan (yaklaşık 490 dolar) satışa çıktı. Ekran kartının özellik ve performans açısından rakibi olan modeller ise neredeyse 3 kat daha ucuz.
Intel Arc A380, rakibinden 3 kat yüksek fiyattan satışa sunuldu:
JD.com’da satışa sunulan ekran kartı, Gunnir’in üretimi olan modeldi. 8 Xe çekirdek, 1024 gölgelendirici bellek, 6 GB GDDR6 bellek ve 2.450 MHz bellek hızına sahip olan ekran kartı, günümüz için giriş seviyesi olarak görülüyor. Fakat ekran kartının fiyatı, rakipleriyle karşılaştırıldığında şu seviyede kalıyor:
Intel Arc A380: 490 dolar
AMD Radeon RX 6400: 159 dolar
NVIDIA GeForce GTX 1650: 149 dolar
Ekran kartının söz konusu satış fiyatı, yukarıdaki rakipleriyle kıyaslandığında haliyle tartışma yarattı. Bu fiyat seviyesi, daha önce ortaya çıkan 150 dolarlık fiyat etiketinden de oldukça uzak. Ekran kartının fiyatının tüm dünyada bu seviyede olup olmayacağı henüz net olmasa da Intel’in bu fiyatı sürdürmesinin ekran kartının akıbeti için pek de hayırlı olmayacağı söylenebilir.
Çin merkezli teknoloji devi Xiaomi, her yıl yeni cihazlarıyla karşımıza çıkmaya devam ediyor. Dev şirketin bu yıl çıkması beklenen amiral gemisi telefon Xiaomi 12 Ultra da heyecanla bekleniyor.
Geçtiğimiz aylarda merakla beklenen telefon hakkındaki iddiaları derlediğimiz bir içeriği sizlerle paylaşmıştık. Bu içerikte telefonun 865 dolardan başlayan fiyatlarla satılabileceği, dikkat çekici bir kamera tasarımına sahip olacağı, Snapdragon 8 Gen 1 ile geleceği gibi birçok bilgi yer almıştı. Şimdi ise telefondan yeni bir görüntü sızdırıldı.
Xiaomi 12 Ultra
Shodow_Leak isimli Twitter hesabı tarafından sızdırılan görüntü, Xiaomi’nin yakında çıkması beklenen telefonuna bir bakış atmamızı sağladı ve bizi oldukça ilginç bir modelin beklediğini ortaya koydu. Fotoğraf, Xiaomi 12 Ultra’nın büyük bir arka kamerayla geleceğini gösterdi. Ayrıca, Xiaomi’nin kamera için ortaklık kurduğu Alman şirket Leica’nın logosunun telefon arkasında yer aldığı da görüldü.
Söylentilere göre Xiaomi 12 Ultra, optik görüntü sabitleme özelliğine sahip 50 MP ana kamera, 48 MB ultra geniş ve 48 MB telefoto kamera ile gelecek. Ayrıca telefonun 6.73 inç ekran ve 120W şarj özelliğine sahip 5000mah batarya ile geleceği de konuşuluyor.
Son olarak güvenilir bilgi kaynaklarından olan Digital Chat Station tarafından bazı ilginç verilerin paylaşıldığını da eklemek gerek. Buna göre Xiaomi’nin L1, L2S ve L3S kod adlı akıllı telefonlarının en üst modelleri, 12 GB RAM ve 512 GB hafızayla gelecek. Bu telefonların da sırasıyla Xiaomi 12 Ultra, Xiaomi 12s ve Xiaomi 12s Pro olduğu belirtiliyor.
PC platformunun temel taşlarından biri haline gelen Steam'de merakla beklenen yeni indirim dönemi için tarih yaklaştı.
23 Haziran Steam İndirimi
Yapılan açıklamaya göre Steam'in yaz indirimleri 23 Haziran'da Türkiye saati ile 20:00'de başlayacak. İndirimlerin son tarihi ise 7 Temmuz olacak. Yani yaklaşık iki hafta boyunca indirimler devam edecek. Bu süreçte Steam içerisinde çeşitli etkinlikler ile kart gibi eşyalar kazanabileceksiniz.
Şu anda ise Steam'de Steam Next Fest devam ediyor. Eğer merak ettiğiniz bir bağımsız yapım varsa oyunu deneyip fikir edinebilirsiniz. İndirimlerde de bu sayede gönül rahatlığıyla oyunu satın alabiliriniz. İndirimler başladığında sizlere yine bildireceğiz.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
İnternette klasik bir şaka vardır, “beni izleyen FBI ajanı” diye. Her ne kadar bu gerçek olmasa da gerçekten donanımınız aracılığıyla sizleri izleyebilecek kötü amaçlı insanlar olabilir. Windows 11, bu soruna çözüm getirmeyi hedefliyor.
Microsoft, şu anda test aşamasında olan ve son zamanlarda hangi uygulamaların web kameranız gibi hassas donanım parçalarına eriştiğini görmenize olanak tanıyan temiz ve yeni bir gizlilik aracını test ediyor.
Windows 11’e Gizlilik Denetimi özelliği geliyor
Windows 11’in test edilen Gizlilik Denetimi özelliği, Microsoft'un Kurumsal ve İşletim Sistemi Güvenliğinden Sorumlu Başkan Yardımcısı David Weston tarafından Twitter'da paylaşıldı. Bu paylaşılan arayüze göre mikrofon ve kamera gibi donanımlarınızın hangi programlar tarafından en son ne zaman kullanıldığını görebileceksiniz.
Bu sayede sizin kullanımınız dışında bir tarih veya saatte kullanıldığını görürseniz izlenildiğinizi fark edebileceksiniz. Gizlilik Denetimi kontrol paneline Ayarlar > Gizlilik ve güvenlik > Uygulama izinleri kısmından ulaşabileceksiniz ve potansiyel olarak şüpheli herhangi bir etkinliği kontrol etmek için kullanabileceksiniz.
Ayrıca kişilerinize erişen uygulamalar veya konumunuz, telefon görüşmeleri ve daha fazlasıyla ilgili ayrıntılar hakkında bilgi de alabileceksiniz. Her durumda kullanıcıya, söz konusu donanıma veya işleve yapılan erişimin tam saati ve tarihi de bildiriliyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Sizce Windows 11’in bu yeni özelliği kullanışlı mı? Düşüncelerinizi yorumlar kısmından bizlerle paylaşmayı lütfen unutmayın.
Aralık 2011'de o zamanlar iki ana deneyin (ATLAS ve CMS) sözcüleri birbirlerinden bağımsız sonuçlara dayanarak Higgs parçacığının 125 GeV/c2 (133 proton kütlesi, 10−25 kg) değerinde bir kütleye sahip olabileceğini belirtti. Ayrıca yaptıkları açıklamada 115–130 GeV/c2 arası hariç Higgs'in bulunmayacağı diğer kütle aralıklarının önemli ölçüde elendiğini belirttiler. BHÇ'nin kesin bir sonuç için gerekli cevabı 2012'nin sonunda vereceği söylendi. 22 Haziran 2012'de CERN, yapılan deneylerin son durumu hakkında bir seminer verileceğini duyurdu. 28 Haziran 2012 civarlarında parçacığın bulunduğu yönünde açıklamaların geleceği medyada yayılmaya başladı fakat bunun "sadece güçlü bir sinyal" mi yoksa resmi bir keşif mi olacağı belirsizdi.
4 Temmuz 2012'de CERN, "Higgs bozonu ile tutarlı" bir parçacığın resmi keşfini açıklamaya yeterli olan "5 sigma" seviyesindeki sinyali doğruladı. Gerçekten de Higgs bozonunun teorik olarak tüm öngörülen özellikleri taşıyıp taşımadığını ve eğer taşıyorsa Standart Model'in hangi versiyonunu daha çok desteklediği ise ileride yapılacak olan araştırmaların göstereceği belirtildi. Ayrıca bu Higgs bozonu ile tutarlı olarak bulunan parçacığa şimdilik "higgson" ismi verilmiştir.
Haberin Devamı
14 Mart 2013'te bilim insanları Higgs Bozonu'nun varlığından emin olduklarını açıkladı. 8 Ekim 2013 tarihinde Alfred Nobel adına verilen Nobel Fizik Ödülünü, Peter Higgs ve François Englert'in kazandığı açıklandı.
1993'te yayımlanan Tanrı Parçacığı adlı kitaba ithafen Higgs bozonu ana akım medyada zaman zaman "Tanrı parçacığı" adıyla anılmasına rağmen Higgs'in kendisi de dahil olmak üzere pek çok fizikçi bu yakıştırmayı doğru bulmaz.
WhatsApp'ta son görülme zamanı, durumlar ve profil fotoğrafı için son olarak kullanıcılara 3 farklı seçenek sunuluyordu. Bu seçenekler "Herkes", "Kişilerim" ve "Hiç Kimse" olarak sıralanmaktaydı. Fakat geçtiğimiz aylarda yapılan keşiflerde "Şunlar Hariç Kişilerim..." adında yeni bir seçeneğin daha üzerinde çalışıldığı görülmüştü. Bu da birçok kullanıcının yeni seçeneğin neler sunacağına dair meraklanmasına neden olmuştu. Ve nihayet beklenen gün geldi; "Şunlar Hariç Kişilerim..." seçeneği WhatsApp'a eklendi.
WhatsApp'ın yeni gizlilik seçeneği "Şunlar Hariç Kişilerim..." "Herkes", "Kişilerim" ve "Hiç Kimse"nin yanındaki yerini aldı. Kullanıcılar yeni seçeneği kullanmaya başladı. WhatsApp, resmi internet sitesinde "Son görülme zamanınız, profil fotoğrafınız, hakkımda bilginiz veya durum güncellemeniz hariç tuttuğunuz kişiler dışında, telefon rehberinizdeki kişiler tarafından görülebilir." ifadesini kullanarak "Şunlar Hariç Kişilerim..." seçeneğinin ne anlama geldiğini açıkladı.
WhatsApp'ın yeni gizlilik seçeneği "Şunlar Hariç Kişilerim..." profil fotoğrafı, son durum, hakkında ve son görülme bilgisini rehberdeki bazı kişilerden gizlemeyi sağlayacak. Böylece bazı bilgilerinizi istediğiniz kişilerden gizleme olanağını elde edeceksiniz.
"ŞUNLAR HARİÇ KİŞİLERİM..." NASIL KULLANILIR?
WhatsApp>Ayarlar>Hesap>Gizlilik yolunu izleyerek "Şunlar Hariç Kişilerim..." seçeneğine ulaşabilir ve istediğiniz kişileri seçtikten sonra onlardan bazı bilgilerinizi gizleyebilirsiniz.
Nasa'dan yapılan açıklamada, Geçiş Halindeki Öte Gezegen Araştırma Uydusu (TESS) kullanılarak, gezegenlerin 33 ışık yılı uzaklıkta olduğu ve bu zamana kadar bulunan en yakın kayalık ötegezegenlerden olduğu belirtildi.
Nasa Ötegezegen Keşif Enstitüsünde Araştırmacı Pat Brennan, "Bu iki gezegen, (şimdiye kadar keşfedilen tüm karasal ötegezegenler arasında) atmosferik karakterizasyon için ilk 10 aday arasında yer alıyor." ifadesini kullandı. Gezegenlerin sıcaklıklarının araştırmalara engel olduğunu belirten Brennan, James Webb Uzay Teleskobu'nun ötegezegenleri araştırmada önemli rol oynayacağını vurguladı.
Keşfedilen "HD 260655 b" gezegenin dünyanın 1,2 katı ve "HD 260655 c" gezegenin de 1,5 katı büyüklüğünde olduğu bilgisi paylaşılırken, her ikisinin de kırmızı cüce yıldız HD 260655'in yörüngesinde olduğu kaydedildi.
"Gezegen B" 816 derece Fahrenhayt, "gezegen C" 543 derece Fahrenhayt olarak tahmin ediliyor.
NASA'nın internet sitesinde paylaştığı verilere göre, bu zamana kadar keşfedilen ve onaylanan ötegezegen sayısı, 5 bin 44'e ulaştı. Teyit edilen ötegezegenlerin yüzde 30'u gaz devlerinden oluşuyor. Jüpiter veya Satürn gibi gazdan oluşan gezegenler, bu sınıfta yer alıyor. Güneş Sistemi'nin dışında, başka yıldızların yörüngelerinde bulunan gezegenlere, "ötegezegen" adı veriliyor.